Bu internet sitesinde dini hakikatlerin manevi tesirlerinden ziyade maddi tesirlerine değindik. Amaç hiçbir şekilde manevi yönleri hafife almak değildir. Asıl amacımız günümüzde bilime verilen önem sebebi ile dini gerçeklerin bazı çevrelerce bilim dışı görülmesinden kaynaklanmaktadır. İslam tüm zamanlara hitap eden daimi ve akılcı bir dindir.

Kıyamet Günü ve Sonrası

(Resulüm!) Sana dağlar hakkında sorarlar. De ki: Rabbim onları ufalayıp savuracak.

(Ta-Ha Suresi 105. Ayet)

O gün (o kıyamet günü) yer ve dağlar sarsılır ve dağlar akıp giden bir kum yığını haline gelir!

(Müzzemmil Suresi 14. Ayet)

Yıldızlar dökülüp saçıldığı zaman,

(İnfitar Suresi 2. Ayet)

Bazı ayetler, evrenin nihai kaderinin Big Rip (Büyük Yırtılma) gibi göründüğünü göstermektedir. Bu senaryo, Kıyamet Günü’nde gerçekleşecek olaylar olarak Kur’an’da farklı tanımlarla önceden haber verilir. Bazı ayetlerde, her şeyin kıyamet günü parçalanacağı ve çok küçük parçalara ayrılacağı sürekli olarak tekrarlanır.

Big Rip Kıyamet

Sonsuza dek var olmayan sonlu genişleyen bir evrende yaşıyoruz ve evrendeki tüm madde, enerji ve alan bir zamanlar Büyük Patlama olarak bilinen bir “patlama” ile patlayan küçük bir hacme sıkıştırıldı. Evrenin nihai kaderine gelince, evrenin, galaksilerden ve yıldızlardan atomlara ve atom altı parçacıklara kadar, evrenin hızlandırılmış genişlemesi ile kademeli olarak parçalandığı Big Rip adı verilen kozmolojik bir hipotez önerilmektedir.

Ölçümler, evrenin bugünkü yaşının yaklaşık yarısı olduğu için evrenin genişlemesinin hızlandığını göstermektedir. Bu ivmeyi açıklamak için, evrendeki enerjinin çoğunun “karanlık enerji” adı verilen büyük negatif basınca sahip bir bileşenden oluşmasını gerektirir.

Karanlık Enerji – Karanlık Madde

Evrenin çoğu karanlık enerjiden, evrenin hızla genişlemesini sağlayan gizemli bir güçten oluşur. Bir sonraki en büyük bileşen, yerçekimi yoluyla sadece evrenin geri kalanıyla etkileşime giren karanlık maddedir. Kısacası, karanlık madde çeker, karanlık enerji iter. Karanlık madde maddeyi içeri çekerken, karanlık enerji onu dışarı doğru iter. Ayrıca, karanlık enerji kendisini yalnızca en büyük kozmik ölçekte gösterirken, karanlık madde etkisini bireysel galaksiler ve genel olarak evren üzerinde uygular.

Karanlık Enerji hakkında bilinenden daha fazlası bilinmiyor. Ne kadar karanlık enerji olduğunu biliyoruz, çünkü bunun evrenin genişlemesini nasıl etkilediğini biliyoruz. Bunun dışında tam bir gizem. Ama bu önemli bir gizem. Evrenin kabaca %68’inin karanlık enerji olduğu ortaya çıkıyor. Karanlık madde yaklaşık %27’dir. Geri kalanı – Dünyadaki her şey, tüm enstrümanlarımızla gözlemlenen her şey, tüm normal madde – evrenin %5’inden daha azını ekler. Belki de “normal” madde olarak adlandırılmamalıdır, çünkü bu evrenin çok küçük bir kısmıdır.

Eğer evren büyük miktarda karanlık enerjiye sahipse (son bulguların iyi olabileceğini düşündürdüğü gibi), o zaman evrenin genişlemesi teorik olarak sonsuza kadar devam edebilirdi. Karanlık enerjinin neden olduğu ivme sınırsız olarak artarsa, karanlık enerji sonunda o kadar güçlü hale gelir ki yerçekimi, elektromanyetik ve zayıf nükleer kuvvetlerin etkilerini tamamen bastırır. Sonuçta galaksi kümeleri, yıldızlar, gezegenler, atomlar, çekirdekler ve maddenin kendisi, Big Rip olarak adlandırılan giderek artan genişlemeyle parçalanacaktır.

Bu senaryoda, ilk önce galaksiler birbirinden ayrılacaktır. Sonra yıldızlar ve Güneş Sistemi yerçekimsel olarak ilişkisiz olurdu. Son dakikalarda, gezegenler parçalanacak ve sondan bir an önce atomlar ve çekirdekleri parçalanacaktır. Bu ayrılma, yıldızlar, gezegenler ve atomların “parçalanması”, evreni tamamen yapıdan yoksun bırakır. Ayetler, evrenin nihai kaderinin Big Rip tarafından bir Kıyamet Günü gibi göründüğünü göstermektedir.

Kıyamet Sonrası

Bizim, göğü kitabın sayfalarını katlar gibi katlayacağımız gün, ilk yaratmaya başladığımız gibi, yine onu (eski durumuna) iade edeceğiz. Bu bizim sözümüzdür, onu mutlaka yapacağız.

(Enbiya Suresi 104. Ayet)

Yaratmayı başlatan, sonra onu yineleyecek olan O’dur; bu O’na göre pek kolaydır. Göklerde ve yerde en yüce örnek O’nundur. O üstün güç sahibidir, hikmet sahibidir.

(Rum Suresi 27. Ayet)

Kur’an’daki ayetler, evrenin sona ermesine rağmen, Allah’ın değerli şeylerin basitçe yok olmasına izin vermeyeceğini vurgulamaktadır. Kur’an’ın önceden bildirdiği gerçekler ve ipuçları ışığında Kıyamet’ten sonra gerçekleşecek olaylar için burada bir senaryo sunulmaktadır. Ancak şimdiki ve gelecekteki olayların kesin biçimini sadece Allah (c.c.) bilebilir.

Kıyamet’ten sonra ne olacak? Madde dağılmıştır, ancak Big Bang’den önce olduğu gibi kozmik süper akışkan Eter olarak mevcuttur. Eter, sürekliliğinde bir ara vermeden atomların aralıklarına nüfuz ederek tüm alanı en uzak sınırlara kadar dolduran evrensel bir bağlantı aracıdır. Allah evreni bu süper akışkandan inşa etti ve evren bir Eter denizi boyunca hareket eder.

Eter

Elektromanyetik radyasyonun uzayda yayılmasını açıklamak için tüm alanı işgal etmesi gereken varsayımsal bir maddedir. Eterin ağırlıksız, şeffaf, sürtünmesiz, kimyasal veya fiziksel olarak tespit edilemez olduğu ve tam anlamıyla tüm maddeye ve boşluğa nüfuz ettiği varsayıldı.

O’nun arşı su üzerinde iken, hanginiz daha güzel ameller yapacağını bilmesi ve sizi imtihan etmesi için, gökleri ve yerleri altı günde yaratan O’dur.

(Hud Suresi 7. Ayet)

Bu ayet Eter süper akışkanına işaret edebilir. Eter, milyarlarca yıl önce su birikintilerine yoğunlaşan ve bugün gözlemlediğimiz galaksileri tohumlayan süper akışkan gibi görünüyor. Eter’in tüm maddenin birincil formu olduğu, diğer tüm madde biçimlerinin sadece onun farklılaşmaları olduğu anlayışı ile, o zaman Ebedi Dünya’nın kalıcı elementinin temelini oluşturacağını ve Eter süper akışkanından tekrar yaratılacağımızı söyleyebiliriz. O gün, Ebedi Dünya bu geçici dünyanın temel unsurlarından oluşacak ve bu unsurlara kalıcılık verilecektir.

İnsanların hesap verme zamanı yaklaştı. Oysa onlar gaflet içinde yüz çevirmektedirler.

(Enbiya Suresi 1. Ayet)

Her şeyin en doğrusunu Allah bilir.

Kaynak:
Quran Facts: A Scientific Overview – M. Kemal Irmak

Şunlar da hoşunuza gidebilir...

  1. Yassine Cherradi dedi ki:

    Article très bien expliqué, sauf une partie qui m’a beaucoup dérangé.

    Cependant, permettez-moi de vous conseiller de ne pas utiliser la pseudoscience et la philosophie du fatras, en ce qui concerne “l’éther” ou bien les inspirations/visions basées sur du sentimentalisme/émotions ou les rêves cryptiques ou bien ce qu’ont peut appeler la spéculation non-scientifique comme ce qu’ils faisaient les premiers philosophes de l’histoire de l’humanité; ça n’a absolument aucun sens et c’est absurde. L’unique qui avait la capacité d’interpreter les rêves et ce qu’ont savait pas c’était le prophète Youssouf (AS) qui, à la fois, faisait des rêves vrais.

    Tout d’abord, et j’en suis sûr que vous le savez, il y a la physique quantique, qui est capable de décrire TOUTS les phénomènes qui ont pu se passer jusqu’à quelques nanosecondes après la création de l’univers par Allâh SWT (le Big Bang).

    Donc, à partir de ces mêmes nanosecondes, les conditions étaient tellement êxtremes, comprimés, chaudes/brûlantes (ce qu’ont appelle la température de Planck, la distance de Plank, etc qui sont, en faite, des constantes de cette époque là) que toute la matière de l’univers était concentré dans une espèce de “bouillon cosmique”.
    Ce “bouillon cosmique” là était littéralement un liquide/flux parfait, un liquide qui avait 0 résistance envers tout (le 0 littéral et absolu). C’est ce qu’on appelle le plasma de quarks-gluons (je vous l’ai extrêmement résumé).

    Moi c’est ce que j’essaye de réussir à comprendre lorsque Allâh SWT dit : “Qui d’entre vous fera les meilleures œuvres? Et c’est Lui qui a créé les cieux et la terre en six jours, alors que Son Trône (ars) était sur l’eau, afin d’éprouver lequel de vous agirait le mieux.”. Pour moi c’est qu’Allâh SWT est Témoin de Sa propre création et du processus qu’à suivi Sa création.

    Mais à la fin je sais que très très peu et c’est juste une interprétation parmis plusieurs car j’utilise la science pour cela car Dieu détient la vérité absolue et Dieu sait mieux que tout.

    Wa alaykoum assalam wa rahmatou’Allah wa barakatouh.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir